Kalanlara dair...

2 Mart 2009 Pazartesi

Kalanlara dair herşey dokunulmadıkça hissettirmiyorsa kendini eskimiş mi dersiniz.... yoksa hala varlığının sessiz sedasız yol alışı mı belleğimizde?
Ne kadar bakıyoruz ufuklara çevirip yüzümüzü?
Ne kadar mutluyuz oksijen alırken damarlarımıza?
Bunun ne şans olduğunu bilmemize rağmen sindirememek Pollyanna'yı aptal yerine mi koyuyor?
Ufuklara bakmak lazım biraz da... Yaşamayacaksak bile o manzarayı, bile bile ufuklarda yüzmek de şart... Duyguları doyurmak için... Sevgisiz kalan yanları ilgiye boğmak için... Kendini kandırmışlık değil kendinle mutlu olmak, hayaline dalmak olası bir düşün...
Hayaller kurmak lazım hayaller... olsa da olmasa da... çocukken kurmadık mı... büyüdük olamaz mı...
Eğitirken benliğimizi sevgiyle de sulamak... Ben; kaşımı seviyorum, çünkü bakarken istediğim gibi davranıyor:) Ben elimi seviyorum, çünkü rengi hoşuma gidiyor... gibi..
Ardından sevmediklerimize bakalım... neden diye... sevimsiz oldukları için mi zarar verdiklerinden mi... kurtarılacak bir yanı yoksa sevemezsiniz... hırçın bir denizde sandal ne yapsın... Mümkün olduğunca sevmek tabi önerimiz... Sözkonusu yıpratılmış aşklar sevgiler değil, sözkonusu başka şeyler...